Ankut Güvercini
Ankut Güvercini; Ülkemizde gut, gud, kut gibi adlarla da anılmaktadırlar. Dünyada ”Ankut Trumpeter ya da Ankhut Trumpeter” adı ile bilinen bu güvercinler yurdumuzda genel olarak ankut adı ile bilinirler.
Köken olarak Orta Asya Türkmenistan kaynaklı olan bu güvercinler, bizim yerli ırklarımızdan olmakla birlikte, Türklerin göçleri ile birlikte dünyaya yayılmışlardır. Bu göçler tek bir tarihte ve tek bir yöne olmayıp farklı zaman dilimlerinde farklı bölgelere yönelmiştir. Bu bakımdan ankut güvercin ırklarında Ortadoğu’dan, Rusya’ya ve Anadolu’nun içlerinden Avrupa’ya kadar dağılmışlardır.
Türk toplumunda ankut güvercinlerinin özel bir yeri ve önemi vardır. Bunun en önemli nedeni İslam dininin kurucusu Hz Muhammet’in halifelerinden Hz Ali’nin bu güvercinlerden beslemiş olmasıdır. Evliya Çelebi, Hz. Ali’nin de ”kırmızı çatal ibikli çakşırlı güvercin” beslediğini ve bu bakımdan bunları beslemenin sünnet olduğu yazmaktadır. Burada bahsedilen güvercinler bizim bugün “ankut” adı ile adlandırdığımız kuşlardır. Çatal ibikten kastedilen şey çift tepedir. ”takka, perçem” Çakşır ise paça ”tozluk” anlamındadır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde, Peygamberimizin torunu ve Hz Ali’nin oğlu olan ve 680 yılında Kerbela’da öldürülen İmam Hüseyin’in atmaca ve doğan avladığı, ayrıca çakşırlı paçalı kut güvercin beslediği yazılıdır. Evliya çelebi bu bakımdan 1638 yılında, İstanbul’da kuşu avlayan avcıların, pirimiz İmam Hüseyin’dir dediklerini belirtiyor. Gene Evliya Çelebinin belirttiğine göre ankut kuşlarının, sade kut, taçlı kut, çakşırlı kut gibi çeşitleri bulunmaktadır.
Urfa’da günümüzde ankut kuşlarının uğurlu olduğuna inanılıyor. Bu inanış kaynağını çok eskilerden almaktadır. Hz Eyüp’ün mağarasında beslediği bilinen bu güvercinlerin, halk arasında çocuğu olmayan kadınlara uğur getirdiği ve hatta gece uykusunda korkan kadınların dertlerine deva olduğu söyleniyor. Hz Eyüp, cüzzam hastalığına yakalandığı için bir mağaraya çekilmiş ve yaşamını burada devam ettirmiştir. Kendisine burada eşi bakmıştır. Hz Eyüp’ün bu mağarada Ankut güvercini ırkının yetiştirdiği bilinmektedir. Günümüzde bu mağara, Şanlıurfa ilimizin 2 Kilometre kadar güneyinde, Eyyubi mahallesinde bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Halk arasında bir şifa yeri olarak kabul görmekte ve ziyaret edilmektedir.
Ankut güvercini ırkımızın toplumumuzda böylesine derin ve köklü bir yeri olmasına ve bu kuşları beslemenin dinen sünnet sayılmasına karşın, son dönemde bu ırkı yetiştirenlerin sayıca azalması sonucu bu ırkımız artık ciddi şekilde yok olmuştur. Nesli tehlikede olan ırklarımızdan biridir. Acilen korunması gerekmektedir. Bugün kuş pazarlarında ara sıra gördüğüm ankutlar, form olarak bozuk bir yapıdadır. Büyük olasılıkla bunlar kırma kuşlardır. Bu tür kuşların kırmalarında en dikkat çekici fiziksel özellikler, paçaların olması gereken uzunlukta ve şekilde olmamaları, ön tepe ve takkanın düzgün bir yapıda olmaması, kuşun genel renginin parlak ve canlı olmaması, renklerinin solukluğu ve karışık renkli olabilmeleridir.
Ülkemizin dışında Rusya’da da yetiştirilmektedirler. Bugün bizim değerini bilemediğimiz ankut güvercinleri Ruslar, sahip çıkmaktadırlar. Ancak çeşitli Rus kaynaklarında, Russian Trumpeter ( Russian Barabanshik ) ve Bokhara Trumpeter ( Bokharski Barabanshik ) adları ile bilinen Rus trumpeter ırklarının kökeninin ankut güvercin ırkı olduğu belirtilmektedir.Dünyada “Ankut Trumpeter” ya da “Ankhut Trumpeter” adı ile bilinen bu güvercinler uçuş kuşu değildirler. Takla atma ve oyun gibi özellikleri yoktur. Uçurulduklarında fazla uçmadan konarlar. Bu nedenle yuva içinde ve bahçelerde form güzellikleri için beslenirler. Bir tür süs kuşu olan bu güvercinlerin en önemli özellikleri, dem çekme adı verilen ötüş şekilleridir. Yetiştiriciler arasında, dem çekme özellikleri ve sürelerine göre değer biçilirler. Dem çekişleri dikkat çekicidir. İyi dem çeken bir ankut güvercininin en az 40 – 45 dakika kadar dem çekmesi aranan bir özelliktir.
Ankut güvercini ırkının tek renk olarak karşımıza gelmektedir. Kızıla çalan kahverengi tonda bir renkleri vardır. Bu renk tonu açık ya da biraz daha koyu olabilmektedir. Ancak renk canlı olmalıdır. Bir de ”ala gut” adı verilen bir rengi daha bulunmaktadır. Bu renkte kanatlar beyaz diğer taraflar kızıl – kahverengidir. “Kamış paça” tabir edilen tarzda uzun ve geriye doğru kıvrık şekilde paçalı olurlar. Paçasız olanı yoktur. Çift tepelidirler. Kafanın önünde düzgün bir perçem, arkada ise düzgün bir takka bulunmalıdır. Tepesiz olanlarına nadiren rastlanmaktadır. Bunlar kırma kuşlar olup değersizdirler. Gagaları normalden biraz uzun olur. Vücutları normal güvercinlere göre biraz daha büyüktür.
Ülkemizde dem çekme özelliği olan diğer güvercin ırkları arasında, demkeş ve kumru gibi ırklarımız da vardır. Kahverengi demkeşle, ankut güvercinleri birbirine benzerler. Demkeş biraz daha iri vücutludur. Ancak her iki ırkın ötüş şekilleri birbirinden farklıdır. Konya yöresinde ankut ve demkeş güvercinlerinin, ahırlardaki örümcekleri yedikleri düşünülmektedir. Bu bakımdan bu güvercinlere bu bölgemizde “ahır kuşu” adı verilmektedir. Ankut güvercini ırkımız bugün süratle yok olmaktadır. Korunması için acilen önlemler almak gerekmektedir.